Basından
MÜJGAN HALİS
Sevan Kaçi’nin bir iflasla başlayan çalışma yaşamı, şimdi onu bütün ülkenin tanıdığı bir tespih ustası yapmış. Tespihlerine paha biçilemeyen Kaçi’nin müşterileri arasında ünlü isimler de var..
Her şey babasının iflasıyla başladı. Küçük Sevan, annesinin kolundan çıkardığı bilezikleri babasına uzatıp “Bunları sat da çocuklar et yesin, 15 gündür et yemiyorlar,” dediğini duyduğu gün okulu bırakıp, bütün Ermeni çocukları için bir başka okul olan Kapalıçarşı’da bir kuyumcunun yanına çırak olarak yerleştirildi. İlk yıllarda işi kuyumcu mağazasının önünde biriken dilencileri kovmak, yerleri ve camları silmekten ibaretti. Altına dokunması mümkün bile değildi.
GÂVUR TESPİHİ
Üç-dört sene sonra işi öğrenmeye başladı. 1982′de çalıştığı dükkânın kapısını elinde ‘komboloyi’ diye bilinen gümüş Yunan tespihi olan, sakallı bir adam çaldı. Genç Ermeni çırağa, “Bu gâvur işi, bunu Müslüman işine çevir,” dedi. 21 toplu olan Yunan tespihine 12 top daha eklemesini istiyordu. Sevan Kaçi tespihçilikten hiç anlamamasına rağmen yaşamı boyunca kendisine çok yardımı olan uyanıklığıyla “Peki yaparım,” dedi. 4 bin lira istemeyi planlarken, adamın verdiği 20 bin lirayla havalara uçtu. Sonra bütün takımın tespihlerine aynı işlemi yaptı. Herkesin ‘Sevan Usta’ olarak tanıdığı genç adam, tespih sektörünün içine böyle girdi. Ustasını da teşvik ederek önce gümüş tespihler üretmeye başladı ve bütün parasını yatırarak altın tespih üretti, altın tespihleri peynir-ekmek gibi satmaya başladı. Bir gün Fenerbahçe’nin şimdiki başkanı Aziz Yıldırım’ın bir torba dolusu kopmuş tespihlerini tamir etti. Bu jestine karşılık Yıldırım bütün tespihlerini satın alınca, müşteri kitlesi de oluşmaya başladı. Tuncay Özilhan, Halit Cıngıllıoğlu gibi isimler müşteri listesine eklenmeye ve özel tespihler talep etmeye başladı. Giderek değerli madenlerden ve taşlardan ürettiği tespihler önce ülke sınırlarına yayıldı, sonra da sınırların dışına. Hammaddeleri kendi olanaklarıyla edinen Sevan Kaçi’nin tespih ürettiği materyaller çok çeşitli. Balina kusmuğundan suaygırı dişine, mamut dişinden kehribara, mors balığı dişinden yakuta, katil balina dişinden zümrüt ve safire kadar çok zor bulunan hammaddelerden tespihler yapıyor. Tabii altın, pırlanta ve elması saymaya gerek bile yok. Hammaddeleri önce mozaik pasta gibi kestiklerini, sonra kalem boyutuna küçülttüklerini ve makinelerden geçirip tespih haline dönüştürdüklerini anlatan Kaçi, altınları ise kendi atölyesinde üretiyor. İsteyen müşterilerinin tespihlerine mine işçiliği gibi işlemeler de yapan Kaçi, hammadde bulmak için sık sık Bangkok’a gidiyor. Özellikle zümrüt, safir ve yakutu orada satın alıp, işlemden geçiriyor, İstanbul’da sadece ipe dizmek kalıyor. Bunu tercih etmesinin nedeni de Bangkok’ta değerli taşların, teknolojinin ve taş işçiliğinin gelişmiş olması. Sevan Kaçi’nin balık dişlerinden yaptığı tespihlerinin fiyatı 300 dolardan başlıyor ve üzerindeki işlemelere bağlı olarak 3 bin 500 dolara kadar alıcı buluyor. Altınlar ise 450 YTL’den başlıyor 10 bin YTL’ye kadar alıcı buluyor. Kaçi bu fiyatların ucunun açık olduğunu, pırlanta ve elmas gibi taşlar istendiğinde çok daha yüksek fiyatlara da tespih ürettiklerini söylüyor.
ÜNLÜ MÜŞTERİLER
Tespih koleksiyonculuğunu bir tür ‘hastalık’ olarak tarif eden Kaçi, birçok koleksiyoncu müşterisinin arkadaşları ve eşlerinin kendilerine hediye ettiği tespihlerle koleksiyoncu olduğunu, ondan sonra da her gördüğünü toplamaya başladıklarını anlatıyor. Ona göre tespih ‘elin sakızı’. Kaçi’nin ünlü müşterileri arasında kimler yok ki: Ersan Öcal, Sinan Aygün, Tuncay Özilhan, Adnan Çağlayan, Mehmet Ali Yılmaz, Bedrettin Dalan, Semra Özal, İbrahim Tatlıses, Gülben Ergen, Seda Sayan ve Hülya Avşar. Celal Talabani, Mesud Barzani ve Nursultan Nazarbayev için de tespihler üreten Kaçi’nin adını sayamadığı birçok milletvekili ve bakan müşterisi de var. Sevan Kaçi 20 küsur yıllık deneyimden sonra, beş yıl önce kendi atölyesini açmış ve ilk iş tespih sanatını sergilemek için bütün fuarlara katılmış. Bir Hıristiyan olarak tespih ürettiği için zaman zaman çeşitli sorularla da karşılaşmış: “Bu Müslüman tespihlerini niye bir Hıristiyan yapıyor diye soruyorlar, ben de onlara Müslümanlar da haç yapıyor, diyorum.” Ama onu tanıyıp bilenlerin bütün dini önyargılardan sıyrılıp, ustalığıyla ilgilendiğini de söylemeden geçemiyor. Sevan Kaçi’nin bundan sonraki hedefi ise Arap ülkelerine uzanmak…
REFERANS GAZETESİ
Sevan Kaçi’nin fiyatı bin dolardan 80 bin dolara kadar çıkan tespihleri, aralarında sanatçı, siyasetçi ve işadamlarının da bulunduğu koleksiyonerlerin gözdesi. Sevan Kaçi, krallardan da özel siparişler alıyor.
Kehribar, kuka, balık dişi, fildişi, fesleğen ağacı, abanoz ağacı, yılan ağacı, kaplumbağa kabuğu, akik, yeşim taşı, yakut, zümrüt, ceyk, opal, Oltu ve mercan…
Hindu Brahman rahiplerinin milattan önce 800′lerde ibadet için kullandığı tespihler, kullanılan değerli taşlarla birlikte artık koleksiyoncuların da ilgi odağı oldu. Fiyatları 1000 dolardan 80 bin dolara kadar çıkan tesbihlerin koleksiyoncuları arasında, işadamı, sanatçı ve siyasetçiler de var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hüsamettin Özkan, Bedrettin Dalan ve Sabancı Ailesi, Türkiye’nin bu alandaki ünlü koleksiyoncularından bazıları.
Cağaloğlu’nda tesbih koleksiyoncularının önemli adreslerinden biri olan Sevcan Kuyumculuk’un sahibi Sevan Kaçi, 27 yıldır tesbih kuyumculuğu yapıyor. 1970 doğumlu olan Kaçi, bugün “Sevan Usta” olarak tanınıyor. Tespih sevdasını, “İster sabır, ister acı, ister öfke, ister meditasyon de; dileyene derman, hastaya şifa, inanana huzur, hepsi tespih tanelerinde” diye anlatan Sevan Usta, 20 yıl önce 3 altın tespihi satmak için uğraşırken, bugün yüzlerce çeşit tespih üretiyor.
Krallardan sipariş alıyor
Sevan Usta’nın, 2 atölyesinde ürettiği “mücevher gibi tesbihlerle” bugün ünü Türkiye sınırlarını aşmış. Babasının 1980′lerin başlarında iflas etmesiyle tespih üretimine başlayan Sevan Usta’nın sahip olduğu koleksiyon, gerek zenginliği gerekse sanatı açısından pek çok koleksiyoncu tarafından rağbet görüyor. Müşterileri arasında bakanlardan CEO’lara, eski cumhurbaşkanlarından medya dünyasına kadar birçok tanıdık ismin bulunduğu Sevan Usta, isim vermese de Ortadoğu ülkelerinin cumhurbaşkanı ve krallarından da özel siparişler aldığını söylüyor.
5 yıldır kendi imalathanesinde çalışan Sevan Kaçi, “Müşteriler ister istemez beni buluyor. Yıl boyu Hindistan, Bangkok ve diğer Asya ülkelerinde taş araştırıyorum. Bulunması çok zor olan değerli taşların üzerine işleme de yapınca koleksiyoncular peşimi bırakmıyor” diyor.
Kaçi, müşterilerin toplumsal konumuna ve bulunduğu sektöre göre farklı tespihlere ilgi duyduğunu anlatıyor. İslam’da erkeğin altından takı kullanması haram olduğu için koleksiyoncular dışında altın pek tercih edilmiyor. Bakan ve milletvekilleri de altın tespihlerle ilgilenmezken, daha çok yakut, zümrüt, safir gibi değerli taşlarla dizilmiş tespihlere yöneliyor. İşadamları ise, hayvan dişi ve boynuzundan yapılan tespihler ile balina ve fil dişleri üzerine pırlanta işlemeli tespihlere ilgi duyuyor.
Sanat, medya ve spor camiasının ünlüleri ise gösteriş ve zenginlik içeren tespihlerden alıyor. En çok altın, pırlanta ve yakutu tercih eden ünlülerin tespih koleksiyonculuğuna da ilgisi artıyor.
80 bin dolarlık tespih
Kadınlar arasında da ciddi tespih meraklıları bulunuyor. Sevan Kaçi, müşterileri arasında yer alan kadınlar için zarif pembe tespihler üretmiş. Cezaevi çıkışlı müşteriler ise, diğer müşterilerden farklı olarak, silindir taşlı tespihlerden alıyor.
Tespihlerde fiyatı en çok orijinal taş kullanımı artırıyor. Örneğin Sevan Usta’nın balina kusmuğundan ürettiği tespihler çok pahalı. İşin en zorlu yanı ise, milyonlarca yıllık fosillerin tespihe dönüşebilmesi için onları bütün halinde bulmak. Hazırlanması 1 günden 3 aya kadar sürebilen tespihlerde işçilik kalitesi tespihlerin üzerine yapılan işlemelerden anlaşılıyor. İşçilik kalitesi, “çakma” olarak tabir edilen, taşların üzerine işlenen motiflerle ölçülüyor. Taşların üzerine yoğun emek harcanarak işlenen pırlantalar ve figürler, maliyeti neredeyse 3 kat artırıyor. Öyle ki, fiyatlar bin dolardan 80 bin dolara kadar çıkıyor. Sevan Usta, ürettiği bazı tespihlerin müzelerde bile bulunmadığını söylüyor. Her bir tespih taşından birkaç tane yüzük veya küpe yapılabileceğine dikkat çeken Kaçi, bu nedenle fiyatların yüksek olmasının normal olduğunu söylüyor.
Servetlik koleksiyonlar
Sevan Kaçi, altın tespih almak için gelen müşterinin, gördüğü çeşit karşısında şaşkına uğradığını ifade ediyor. Sevan Usta’yı “taşlı tespih sektörünün” yıldızı yapan da tespih hammaddelerinin çeşitliliği…
5 yıl önce yakut, zümrüt ve safirden tespih yapılacağını hayal bile edemeyen Sevan Usta, “Altın alan yakut istedi, yakut alan zümrüt istedi, zümrüt alan pırlanta istedi en büyük müşterilerim olan koleksiyoncular da çeşit istiyor, aslında onlar beni bu üretime zorladı” diye konuşuyor. Sevan Usta, 5 yıl sonra, meteor taşından yapılmış bir tespih satmasının imkansız olmadığını anlatıyor.
Öte yandan, bazı tespih tutkunlarının koleksiyonları neredeyse bir servete ulaşmış durumda. Tespih aşkına Mısır ve Hindistan’a bile giden birçok koleksiyoncunun, 2-3 milyon dolar değerinde tespihe sahip oldukları belirtiliyor.
Sevan Usta nelerden tespih diziyor
Altın-beyaz altın
Amber (balina kusmuğu)
Bağa (kaplumbağa sırt kabuğu)
Balık dişi
Boğa dişi
Bufalo boynuzu
Gergedan boynuzu
Fildişi-fil kemiği
Hipopotam dişi
Kehribar (fosilleşmiş çam reçinesi)
Mamut dişi
Mercan
Misk (erkek ceylanın karın derisinin altı)
Mors balığı dişi
Narçıl
Orka (katil balina dişi)
Pırlanta
Siyah pırlanta
Su aygırı dişi
Yakut-Zümrüt-Safir
Hem ‘elin sakızı’ hem dini vecibe
İlk olarak MÖ 800′lerde, Hindu Brahman rahiplerinin ibadet için kullandığı tespihler günümüzde de ibadet, stres atma, keder ve dinlence için kullanılıyor. Musevilik hariç tüm dinlerde tespih çekiliyor. İbadet için kullananlar, tespihin inanılan ve inanan arasında köprü kurduğuna düşünüyor. Bazı ruh hastalarının kendi kendine tedavisinde de kullanılan tespihlerin seri üretimi bulunmuyor. Türkiye’de en yaygın tespihler Erzurum’da oltu taşından üretiliyor. Tespihi, “elin sakızı” olarak değerlendiren Sevan Usta’ya göre, her erkeğin bir tespihi var; ama 1 dolarlık, ama 100 bin dolarlık…
Türkiye’de 33 ve 99 taneli tespihler kullanılıyor. Yaygın olarak kullanılan 33′lük el tespihinde taneleri 3′e bölen 2 “durak” bulunuyor. 99′luk tespih ise dua tespihi olarak biliniyor. Tekkeler ve dergahlarda ise zikir çekerken, 500 ve binlik tespihler kullanılıyor. Hıristiyanlar, 50 taneli tespihi Şamfle Duası okurken kullanıyor. Katolik Hıristiyanlar, 59 taşlı tespih de kullanıyor. Budistler ise, tespih çekerek günahlardan arınmaya çalışıyor.
Sultanahmet’in açılışında 170 bin tespih
Sultan 1. Ahmet, Sultanahmet Camii’nin ibadete açıldığı ilk cuma namazında, caminin kaç kişi alabildiğini öğrenmek için çok sayıda tespih hazırlanmasını ve her girene bir verilmesini emreder. Namaz girişinde her bir kişiye 1 tespih verilir ve toplam 86 bin adet öd ağacından yapılmış tespih dağıtılır. Namaz çıkışında da dağıtılan abanozdan yapılmış tespihlerle birlikte toplam 170 bin tespih dağıtılmış olur. Burada dikkat çeken konu ise, 170 bin tespihin birkaç günde hazırlanabilmesi. Bu durum, 17. yüzyılda İstanbul’da 10 binlerce tespihi kısa sürede hazırlayabilen yüzlerce tespih ustasının varlığını kanıtlıyor.
Kim hangi tesbihe ilgi duyuyor.
Bakan ve milletvekilleri: Yakut, zümrüt, safir tesbihler.
İşadamları: Hayvan dişi ve boynuzu ile balina ve fil dişleri üzerine pırlanta işlemeli tespihler.
Ünlüler: Altın, pırlanta ve yakut tespihler.